Frane Selak: Şansın Oğul Mucidi
Bir zamanlar, Hırvatistan’ın yemyeşil dağları arasında, sade bir hayat süren bir adam vardı. Adı Frane Selak’tı. 1929 yılında doğan Frane, genç yaşlarından itibaren yaşamın zorluklarıyla başa çıkmayı öğrenmişti. Ancak hayatının ilk yılları, onun gelecekte karşılaşacağı trajedilerin sadece bir ön habercisiydi.
İlk Felaket
Frane, 1957 yılında bir tren yolculuğuna çıktı. Dumanlar içinde kaybolan vagonlar, korkunç bir patlama ile suya gömüldü. Kendi hayatta kalma içgüdüsüyle Frane, suda boğulmanın eşiğinden döndü. Kısa süre sonra, onu bulup kurtaran insanların şok yüz ifadeleri, onun hayatı boyunca yaşadığı korkunç kazaların ilki olacaktı. Fakat bu, onun trajik yolculuğunun sadece başlangıcıydı.
Uçak Kazası
Yıllar geçti, Frane hayatına devam etmeye çalıştı. 1970’te, bir uçak yolculuğu sırasında, kader bir kez daha oyununu oynamaya karar verdi. Uçak, aniden havada sarsılmaya başladı. Korkuyla yüzleşen Frane, düşüşün kaçınılmaz olduğunu düşündü. Ancak, mucizevi bir şekilde, uçağın bir parçası onu yumuşak bir yüzeye düşürdü. Birçok insanın hayatını kaybettiği o kaza, Frane için başka bir hayatta kalma mücadelesi oldu.
Araba Kazaları
Zamanla, Frane’nin şansı daha da garipleşmeye başladı. 1973’te, araba kullanırken, frenlerin bir anda boşalması sonucu yoldan çıktı ve uçurumdan aşağı yuvarlandı. Düşüş, ona sadece hafif yaralar açtı. Arkasından gelen kazalar, sanki bir lanetin parçasıymış gibi, onu takip etmeye başladı. Frane, 1995 yılında da bir başka kazada, arabası alev alırken mucizevi bir şekilde kurtuldu. Hayatına neredeyse alışılmış bir durum olarak kabul ettiği bu olaylar, başkaları için kabus gibi görünse de, Frane için birer yeni başlangıç oluyordu.
Piyango ve Kaybedilenler
Kendisine bir
şans arayan Frane, sonunda piyangoyu kazanarak hayatında bir dönüm noktası yaşadı. Ancak kazandığı paranın yanında getirdiği kayıplar, kalbinde bir yara açtı. Eşinin ölümünden sonra, hayatının anlamı daha da kaybolmuştu. Bu acı, onu daha da derin bir yalnızlığa sürükledi.
Son Yıllar
Hayatının sonlarına doğru, Frane Selak, yıllarca süren talihsizliklerle dolu hikayesinin şanssız bir adamın değil, yaşamın kendisinin bir yansıması olduğunu fark etti. Kayıplarına ve zorluklarına rağmen, hayatta kalmanın ve her yeni güne umutla başlamanın önemini anlamıştı. Geriye dönüp baktığında, yaşadığı her felaket, ona birer ders olmuştu.Frane, 2016 yılında, huzur içinde hayata veda etti. Ardında, sıradışı bir hayatın izleri, büyük trajedilerin yanında kazanılan küçük zaferlerin hikayelerini bıraktı. Frane Selak, belki de dünyanın en şanslı adamı olarak tanındı; ama aslında o, yaşamın zorluklarıyla yüzleşen, her seferinde yeniden ayağa kalkan bir savaşçıydı. Onun hayat hikayesi, yaşanan her zorluğun ardında bir umut ışığının olduğunu, yaşamın her anının kıymetini bilmenin gerekliliğini öğretiyor