"Sessiz Ayak Sesleri"
Ormanın derinliklerinden gelen hafif bir titreşim, önce köylülerin evlerini, sonra kasabanın sokaklarını sardı. Gözle görülmeyen, fakat varlığı hissedilen bu titreşim, kasaba halkını tedirgin etmeye başladı. Herkes, neyin yaklaştığını bilmiyor ama hissediyordu.
Bir sabah, güneş henüz doğmamışken, kasabanın başında bekçi Wu, gecenin derin sessizliğinde tuhaf bir koku aldı. O koku tanıdıktı, ama aynı zamanda hiç olmaması gereken bir yerdeydi. "Fil," diye fısıldadı Wu, içindeki şüpheyi dile getirerek. Ama bu kasabanın etrafında fil olması imkansızdı.Wu, sabah ilk ışıklarla birlikte, köy meydanında toplanan kalabalığın endişeli bakışları altında bir haber aldı. Ormandan gelen bir grup fil, olağan dışı bir şekilde yönünü değiştirmiş, güneyden kuzeye doğru ilerliyordu. Fillerin doğal yaşam alanlarından çok uzakta olan bu göç, hem bilim insanlarını hem de bölge halkını şaşkına çevirmişti. Ama Wu için bu, yalnızca bir göçten fazlasıydı. filler bir şey arıyor gibiydi, ama ne?

Bu öykü, fillerin yolculuğunu mistik ve merak uyandırıcı bir senaryo üzerinden kurguluyor. Hem doğanın gücünü hem de insanların bu güce duyduğu saygıyı anlatıyor.