Öncü Bir Proje: sera Gazlarından Yem Üretimi
HABER MERKEZİJeotermal sahalardaki aşırı koşullarda gelişen gazlar ve mikroorganizmalardan biyokütle hammaddesi üretimine odaklanan bu yenilikçi proje, dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Yeni Zelanda’nın desteklediği bu girişim, hem çevresel hem de ekonomik anlamda büyük bir dönüşüm vaadediyor.
Gazlardan hayvan Yemi Üretimi Mümkün Mü?
İki farklı mikroorganizma — bir bakteri ve bir alg — karbondioksit ve metanı, protein açısından zengin bir biyokütleye dönüştürmek için kullanılıyor. Bu biyoteknolojik keşif, Yeni Zelanda Birincil Sanayiler Bakanlığı (MPI) tarafından destekleniyor ve yaklaşık 5 milyon dolarlık bir bütçeyle hayata geçiriliyor.
Üretilen biyokütle; hayvan yemi, insan beslenmesi ve yüksek değerli bileşenlerin üretiminde kullanılabilecek bir hammadde olarak büyük bir potansiyele sahip. Bu süreç, yalnızca çevre dostu olmakla kalmayıp, aynı zamanda sürdürülebilir üretim yöntemleriyle Yeni Zelanda ekonomisine önemli bir katkı sağlayabilir.
Araştırmanın Detayları
Canterbury Üniversitesi, Scion'un Biyoteknoloji ekibi ve Tauhara North No. 2 Trust tarafından yürütülen araştırmalar, metan ve karbondioksit yiyen mikroorganizmaları kullanarak biyokütle üretimini mümkün kılıyor. Bu yenilikçi süreç, sera gazı emisyonlarını azaltırken aynı zamanda
hayvancılık için yeni bir yem kaynağı sunuyor.Biyokütle, şu alanlarda kullanılmak üzere test ediliyor:
- Hayvan yemi: Protein açısından zengin yem üretimi.
- Nutrasötik ve pigment üretimi: İnsan beslenmesine yönelik yüksek değerli ürünler.
- Tarımsal sürdürülebilirlik: İthal hayvan yemine olan bağımlılığı azaltma.
MPI Yatırım Programları Direktörü Steve Penno, bu projeyi şöyle değerlendirdi:
“Başarılı olursa, bu girişim Yeni Zelanda ekonomisine 2045 yılına kadar yıllık 500 milyon dolar katkı sağlayabilir ve aynı zamanda karbon emisyonlarını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe destek olabilir.”
Pilot Tesis ile Gerçek Verimlilik Test Edilecek
Bilim insanları, biyokütlenin üretim sürecini optimize etmek için pilot ölçekli bir tesis kurmayı planlıyor. Bu tesis, fermantasyon koşullarını gerçek jeotermal gazlara uyarlayarak 1.000 litrelik üretim kapasiteli bir model oluşturacak. Bu adım, biyokütlenin endüstriyel boyutta üretimi için büyük bir test niteliği taşıyor.
Jeotermal Enerji ve Sürdürülebilirlik
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na göre, jeotermal enerji yalnızca elektrik üretiminde değil, aynı zamanda tarımsal gıda değer zincirlerinde de kullanılabilir. Bu proje, jeotermal kaynakların tarımda sürdürülebilir şekilde kullanılmasının bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Projenin Geleceği
Scion’un Dağıtık ve Dairesel Üretim portföy lideri Marc Gaugler, bu yenilikçi teknolojinin ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacağını belirtiyor:
“Araştırma sonuçlarımız, atık gazlardan yeni değer yaratılması ve jeotermal sektörünün karbondan arındırılmasına katkı sağlıyor. Bölgesel ekonomik kalkınma için büyük bir adım olacak.”
Bu proje, yalnızca çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmakla kalmayacak, aynı zamanda tarım ve hayvancılık sektörleri için yeni fırsatlar yaratacak.