Uzaktan gelen bir saz sesi çekiyor sizi önce…
Yaklaşıyorsunuz, biraz tedirgin… İlk defa selamlaşacağınız kişilerle diyalog nasıl olur diye…
Yarım saat sonra can ciğer sohbetinizi “Hele bi çay daha iç” sesi bölüyor, gitmek istediğinizi duyunca. Bir çay , bir çay daha…
KÖYLERİMİZ…
Sıcak kanlı, misafirperver insanların olduğu yer…
Yozgat’ta bir çok köyü gezme fırsatım oluyor…
Öylesine güzel anlar yaşıyorum ki, kimisinde bir ana’nın gurbetteki yavrularına özlemini dinliyorum, kimisinde ‘Karnın açdır oğul, gel hele’ sözüyle bir müddet misafirleri oluyorum.
Gezilerimin bir çoğunda da ilginç ve akıllardan çıkmayacak, şehir hayatında şahit olamayacağım görüntüleri ufak ufak kaydediyorum.
Yozgat’ın köylerine giderseniz sizi ne bekliyor dersiniz?
Ülkemizin çoğu köyünde olduğu gibi, samimiyet, yüzlerinde derin çizgiler oluşmuş, hafızalarında bir çok anı biriktirmiş insan portreleri…
Zamanım oldukça çoğunu dinlerim. Yaşadıklarını, hayallerini ben de özümseyerek hissetmeye çalışırım…
Bazan köy içindeki yemyeşil ağaçların içinden geçmek, bazan yoluma çıkan koyun sürülerini beklemek, buralarda çok daha net duyduğum ağustos böceklerinin şarkısına eşlik etmek öylesine rahatlatır ki beni yorgunluk namına bir şey kalmaz…
Kısaca Yozgat’ın köylerine yolunuz düşerse kendinizi evinizde gibi hissedebilirsiniz.
Ne aç kalırsınız, ne de susuz…
İşte yukarıdaki sorduğum sorunun cevabını aşağıdaki video ile sizlere sunuyorum.
Yozgat’ın köylerine gittiğinizde sizleri ne görüntüler bekliyor ?
Sağlıcakla kalın…