Şehir hayatımı yoksa kırsal yaşam mı tercihimiz. Şehirde yaşayanlara kırsal kesim cazip gelirken konfor alanları dışına çıkmak cesaret gerektiriyor. kırsalda yaşayanlara ise Metropol hayatı cazip geliyor, renkli hayatı insanı kendine çekiyor bu yüzden kırsal alanlarımız terk edilirken kentlerimizde banliyöleşme hızla devam ediyor. Banliyölerde oturacakları daireyi satın alabilmek için yıllarca kredi borcu ödeyerek zamanı yitiren insanlar suni mutluluk arayışına giriyorlar. Halbuki sadece kendimize kuşbakışı baksak, mucizevi bir tasarım olan tabiat yerine insan eliyle tasarlanmış yapay beton yığınları arasında olduğumuzu göreceğiz. Peki ne zamandan beri dört duvar arasında yaşayıp mesai saati dedikleri en verimli zaman diliminde yine beton yığınları arasında çalışarak mutlu olmaya başladık. Kırsalda yatay yerleşimle daha geniş alanda özgürce yaşayan insanımız arazileri terk ederek şehirde dikey yerleşimle mutlu olabileceğini zannetti fakat toprağından uzaklaştıkça kendinden uzaklaştı. Ayrıca Şehir hayatının sağlığımıza negatif etkileri zamanla ortaya çıkıyor. Biraz araştırmayla bile şehirdeki insanın kırsaldaki insandan daha fazla glukokortikoid salgıladığını, glukokortikoidin kan şeker yüksekliği, yüksek tansiyon, osteoporoz, akne, deride incelme vb etkiler ortaya çıkardığını görebiliriz. Son zamanlarda olumsuz etkilerinin farkına varan aileler Şehrin kaosundan stresinden kurtulmak için ters yönde göçe başlamış durumda olsa da yeteri kadar değil. Kapitalist düzenin getirdiği tüketim çılgınlığı devam ediyorken bu bilinci ortaya çıkarmak için hayatı sorgulamak sorgulatmak gerekir . Geride kalanlara yaşanabilir bir dünya bırakmak gibi kaygımız yok ve devamlı tüketim halindeyiz. En önemlisi de sevmediğimiz işlerde çalışarak zamanı tüketiyoruz. Etrafımıza zarar vermeden kırsalda biraz emek ve üretimle hem sağlıklı hem mutlu yaşam sürmek kendi elimizde. İstek ve arzularımızda dengeyi kurabilirsek, ihtiyacımız olanın dışına çıkmaya çalışmazsak toprak ana bizlere ihtiyacımız olanı fazlasıyla veriyor. İhtiyaçlarımızı karşılayabilir mikro yaşama geçtiğimizde tüketimimizde minimuma inecektir. Daha fazla tüketmeden üretmek dileğiyle...