HERKES HER ŞEYİN FARKINDA VE KİMSE HİÇBİR ŞEYİ YANLIŞLIKLA YAPMADI!
İNCİ TURAN
Siyaset bir bilim değil, bir sanattır diyor Bismarck; toplumu idare sanatı…
Ekonomik kaygıların en üst düzeye çıktığı pandemi sürecinde nerelerdeyiz/nerede olmalıyız? Küresel bir çığ gibi üzerimize gelmeyi sürdüren bu salgında dünya hangi tedbirlerle ilerliyor?
Sıradan, yüzeysel bakıp geçiyoruz pek çok şeye…
Var mı sorgulayan?
Büyük ölçüde İngiltere’de gerçekleşen Sanayi Devrimi, ekonomide tarım devriminin yarattığı etkinin kat kat üzerinde bir etki yaratarak insanlığı nasıl etkilemiştir, bu etki sürüyor olabilir mi?
Yeni enerji kaynakları, işin fabrikalarda toplanması, seri ve kitlesel üretim, işçi sınıfının ortaya çıkışı…
Post-endüstriyel toplumlar, bilginin iktidar ve toplumsal dinamizmin asıl kaynağı olduğu toplumlar olarak tanımlanır. Bu toplumlar hizmet sanayilerinin imalat sanayilerinden daha önemli yer tuttuğu toplumlar olarak bilinir. Biz hangisiyiz?
Küresel ekonominin gelişimiyle farklı bölgelerde farklı alanlarda uzmanlaşmış kişiler ortaya çıktı, çıkıyor. Dünyanın en fakir ülkeleri hammadde üretti, en zengin ülkeleri ise hizmet üretimi konusunda uzman oldu. Ulusal ekonomiler kendi sınırları içinde gerçekleşen ekonomileri kontrol edemez durumu geldi, geliyor. Devletler, kendi paralarının değerini uluslararası finans piyasalarını takip ederek belirliyor. Dünya ekonomisinin yarısı, dünyanın en büyük 1000 çok uluslu şirketinin kontrolünde. Yani ekonominin küreselleşmesi, çalışanların haklarına dair -haklı- endişelerini artırıyor. Bu noktada aklıma gelen insan ilişkileri hareketi oluyor. Taylorist ilkelere göre örgütlenmiş organizasyonların çalışanlarını ihmal ettiğini, insanları sadece “homo economicus” olarak ele almanın insani olmadığını ve bu şekilde bir yaklaşımın aslında işletmeler açısından da iş gücü kaybı şeklinde sakıncalar yaratacağına dair hareket…
İnsanın “insan” olduğunu ve aslında özünde sadece bu olduğunu fark etmeye olan ihtiyaç içindeyiz.
Herkes her şeyin farkında ve kimse hiçbir şeyi yanlışlıkla yapmadı!