YOL MU YOLCU MU MÜHİM?
İNCİ TURAN
“Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir.” der Murathan Mungan. Ve elbette görünmenin en iyi yolu da saklanmak… Nasıl güzel bir ters orantı, öyle değil mi?
''Yol değil, yolculuktur önemli olan.
Nasıl yolculuk ettiğindir, nerede durduğun,
nerede mola verdiğin,
ne zaman yoluna devam ettiğin,
hangi sapakları kullandığın,
hangi dönemeçleri aldığın,
ne zaman yavaşlayıp,
ne zaman hızlandığındır.
Kiminle yolculuk ettiğin de önemlidir elbet,
yoluna çıkanlara ne yaptığındır,
kimleri yoldan çıkardığındır,
yolunu kesenlere biçtiğin kaderdir...''
Yaşamın bizleri nerelere, hangi sebeplerle sürüklediği ya da nasıl sürüncemede bıraktığı konusu gündemimizde uzun zamandır.
Yol, hayatın ta kendisi…
Yolculuk ise her bir yaşımız, hayat akarken ne durumda olduğumuz, neler yaşadığımız, kimlerle yaşadığımız, hangi yolları kullandığımız, hangi sapaklarda kimlere ne kadar zaman harcadığımız ya da ayırdığımız. Harcamak ya da ayırmak diyorum, evet. Çünkü farklılar. Birine mecbur kalırız, diğerini tercih ederiz. En mühimi bu yolculuktaki yoldaşımız… Kimin bize eşliğine müsaade ettiğimiz… Peki, yolumuza çıkanlara biçtiğimiz kadere ne demeli? Ya yoldan çıkardıklarımıza… Yolun kenarına bıraktıklarımıza…
“Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir.” der Murathan Mungan. Ve elbette görünmenin en iyi yolu da saklanmak… Nasıl güzel bir ters orantı, öyle değil mi? Tıpkı hayatın özeti gibi… Saklı olan hep daha çok çekecektir bizi, ulaşılamayan. Yaşam bazen bizi buna bilinçsizce iter. Biz bunun kurgusuna fırsat bulamadan içinde görürüz kendimizi. Ya içimizde sakladıklarımız, ya gözlenmesine müsaade etmediğimiz sevinçlerimiz ardımıza gömdüğümüz hüzünlerden ne kadar büyük?
“Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz. Hangi yol ağzı, hangi kararlar için gereken zamanı tanır ki zaten? Zaman sadece geçer. Dişine göre bir yaşam seç, yaşamına göre diş edinemezsin!”
Anahtar ifadeler bunlar işte; hayatın her anına geç kalma endişemiz… Bir şeylere yetişememek, bazen de bile bile geç kalmayı tercih etmek… İçinden çıkamayacağımızı düşündüğümüzden, gücümüze inanmadığımızdan ve daha birçok şeyden kaynaklı olarak… Ve kendimize uydurmak için çabalamak koca bir yaşamı. Oysa var olana uymak çok daha kolayken…
Herkese kulağımızı, azına sesimizi vermek varken! Duyulmak için koca bir ömrü harcama çabası…