Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Aslen Sivaslı olup, Şubat 1973 İstanbul doğumluyum. İki kız babasıyım.
Yayınlanmış çalışmalarınız hangileridir, ne zaman hangi yayınevlerinden çıktı?
2016 yılında Tunç Yayıncılık etiketi ile "Ramak Kaldı", 2021 yılında ise Kityay Ailesine ait YDY (Yayın Dünyamız Yayınları) etiketi ile "Bu Vebal Bizim" isimli, şiirlerim ve denemelerimi içinde barındıran, üçüncü ve dördüncü çocukların da babası olduğumu söylemek gurur verici.
Şiirimizin bugünkü durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Üstad Mustafa Çatıkkaş'ın ifadesiyle cevap vereyim; ‘Kimileri piyasa olsun diye yazar, kimileri ise yaşadığı gibi!" Bu keskin ifadenin altına imzamı atmaktan gurur duyuyorum. Ve bu minvalde diyorum ki, maalesef piyasa olsun diye kalem tutmayı bilmeyen sosyal medya şairleri enflasyonu hâkim günümüzde.
Halk edebiyatına, isminden evvel ölümsüz eserlerini miras bırakacak olan yüreklerin günümüzde maalesef parmakla sayılacak kadar az olduğu gerçeğine dikkat çekerek; okurların ve bestekarların yarın unutulacak değil, bir ömür dillere dolanacak yürek seslerine sarılmalarını temenni ediyorum.
Edepsiz nefeslerin dahil olmadığına emin olduğum her dergi için; "emek verenlerin ellerinden öperim" dedim, diyorum, diyeceğim. Ötesi için ise bu gülüşüm yeterli bir cevap olur umarım!
Size göre; Edebiyat alanında gruplaşmalar, adam kayırma var mı?
Olmaz olur mu, hem de en üst seviyede, en iğrenç şekilde kayırmalar ve pohpohlamalar söz konusu. Özellikle de adına yarışma dediğimiz şu bildik organizasyonlar da bu bahsettiğiniz hiç çekinilmeden resmediliyor.
Yayınevlerinin şiir kitabı yayınlama konusundaki tutumlarını nasıl buluyorsunuz?
Yayınevleri de maalesef ki artık şu köşe başındaki yüksek binanın içindeki yüzlerce evin içindeki gibi sadece ve sadece kim kazanıyor, kimden daha çok nemalanabilirim düşüncesinde! Bu sebeple bizzat benim de çok yayınevi sahibi ya da yetkilisinden duyduğum "şiir okunmaz" saçma sözü kadar ezmemiştir hiçbir söz yüreğimi.
Şiir yarışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz, bu tür yarışmalara katıldınız mı?
Yalan yok sevmiyorum bu yarışmaları. Çünkü ben oldubitti duyguların, yürek seslerinin yarıştırılmasını komik bulmuşumdur. Fakat yapılıyor mu? Evet yapılıyor. Dahil oldunuz mu bugüne kadar derseniz? Hayır olmadım.
Bir şairin kalıcı olması hakkında, Size göre karar mercii neresidir?
Sanırım kalıcı olmak için yazanın ölmesi gerekiyor bu ülkede! Ve ben, her merhumun ardından yazılan, söylenen o büyük yalan için çattım kaşlarımı; "seni unutmayacağım, unutmayacağız" yalan çünkü insanlar yapacaklarını yani sorumluluklarını değil, yapamayacak oldukları duydukları ile kuruyorlar cümlelerini. Ve ben bu cümleye sırtını yaslamış olanlara sadece acıyorum. Korkmadan can alıcı yazanlar, Türk edebiyatında ebedi olarak kalıcı olacak olanlardır. Ben buna inanıyor ve bu minvalde yazıyorum naçizane.
Size göre; Toplumsal anlamda şairin durması gereken nokta neresidir?
Şairin tek sorumluluğu yazmaktır! Fakat hep bir kısır döngü olan yaşadıklarını değil, gözlemlediklerini de yormak, yorumlamak cesaretine sahip olanlara aittir burada bahsettiğim yazmak eylemi. Bu sebeple sadece ölünce durmalı şair.
Sanatla, edebiyatla, şiirle ilgili önümüzdeki günler için hangi projeleriniz var?
Planlama ile yaşamayı neredeyse unuttuğumuz bu salgın sürecinde, teknolojik imkânlar ölçüsünde gönül bahçesine bazen hece hece, bazen de devrik cümleler ile tohum serpiyorum. Fakat şiirin olduğu yerde kötülüğün barınması imkansız dedim, diyorum, diyeceğim. Yarışma hariç paylaşma içeren her neresi olursa olsun, şiir varsa ben de varım.